Yuvarlanan bir taşın sırtından inmiş dalgaların mavi yeşil kırışıklıkları, denize dik uzanan dağların huyları var onda
Çabucak suya sokulan ayakların serin gövdelere dinlettiği bu ürperti kalmayacak yanımızda pek fazla belli
Çekti içine dala konan kuşun verdiği soluğu
Tohumunu uçuran yaprağa tutunup gidecek
Başkaca bir dile çevrilemez onun okuduğu şiir, söylediği türkü, çiğnediği lokma
yaşadığımız takvimin arkasındaki düzlüğe sığmaz kıssadan hisseleri
Etimize bastırılmış parmağını kaldırınca yavaş yavaş yükselecek tenimiz eski unutkan karanlığına
Acıktıkça başka bir şehri yiyeceğiz deniz manzaralı apartmanlarından başlayarak
Çocuklar başka iklimlerin ağaçlarını çizmek zorunda kalacak resim dersinde geyik derisinden parşömenlere
Islanıp kuruyacak iri çakıllara serilmiş tropik desenli havlular
Islanıp kuruyacak
Islanıp kuruyacak
Bütün sular çekilecek
Bütün tekneler karaya oturacak
Biliyorum hep böyle olur nemli gecelerde sol ayak bileğim sızlarsa…
26.08.18