Üşürken denize baktığında ne görürsün?
Ben kıyılardan içerilere karınları sardalya dolu kuşların estiğini görürüm.
Kumulların kışı geçirecekleri yerlere fok balıkları gibi usul gövdelerini kaydırdıklarını, yumurtadan çıkmayan kaplumbağa yavrularının çürüyüşlerini, bulunmamış yazılı taşlardan silinen hikayeleri, sönen ateşleri, göç yollarından kalkan tozu görürüm
Ben üşürken denize baktığımda gülünçleşirim.
Korkuluğa taş atan bakışıyla insan evde gülmek için tutar beni, hıçkırığına komşu büyük yalanlarının yanına koyar
Karga ufka yakın toplamaya başlar kendini, birazdan kanatlanacağını görürüm avluya serili cevizlerin, pembe el sabunlarının, şişe tuborg kapaklarının peşine düşmeye
Ben üşürken denize baktığımda bakışıma katılır kış.
Güzel ülkelerden kartpostallar yollar, sevgilisine mektup yazamayacak kadar mutlu dolaşır betimlemek için fırtınası güzel şehirlerin sokaklarını, şiir satılan tezgahlarında pazarlığa tutuşur.
Beremin kıvrımını parmaklarımın çengeline takar indiririm kulaklarımın üstüne
paltomun içine küçülürüm
bir gündüz masalına başlarım ayaküstü
gözümün renginde çatlar kışın ilk şimşekleri
uzar dağlara o ışıktan hızlı düş
çatımıza ısınmaya gelecek kar tanelerini görürüm…
20,10,18