Taneleri yazın esmer baldırlarını düşlemekle dolunca eğilir başak hafifçe kızararak
Gözlerim uçsuz bucaksız okşar ovayı
Bacaklarımsa yorulur, biter
Kurur yolun çamuruyla taşlaşmış yolculuğum bir başka serüvencinin gizidir artık
(*)Mercedes kamyonlarda saman balyaları ve hapşuruk üç kere
Üç kere çok yaşamamı mı istediniz
Allah hepinizden razı olsun
Lakin sevmezsem öldürebilirim bazılarınızı söylemedi demeyin
Kaç kere hapşurduğunuza filan bakmam
Kaç ömür yaşamak istermişsiniz sormam
Sıkıveririm gırtlağınızı
Tanırım her birinizi
Ama konuşamam artık sizlerce tanımlanmış heceyle
Dağlardan saçlarını tarayarak dökülen su
boşa akıyor bahardan bu yana
Yıkıldı hem yaz hem kış yeşil ağaçlara yaslanmış değirmen
Kaldırmadı taşı döndüren çark
Döküldükçe dilimden büyüyen tılsımını dudaklarımın
Yıldızları birbirine çeken ve iten
karakılçık sözler fışkırır şimdi
topraktan
Öğütülemez kelimelerle konuşurum, iş kazasıydı koptu harf kökünden,
Tutamadım bir -şe düştü gurbete anlatmaya -şe’ liğini, büyük -şe olmaya ve ancak bazı bayramlarda gelecek o da belki
-biletini erken aldıysa, patronu arefe günü izin verirse, sevgilisi annesigillerle yazlığa gidecekse-
Her kuşta, aşkta, koşmakta, düzüşmekte, işemekte, şiş köftede, şehirde
Kapım çalmış gibi fırlayacağım toplum içinde edindiğim yerden
Mektup açar gibi titreyecek ellerim
Ve yine çökeceğim hafifçe ıslak cılız çimenlere
Sırtımı yaslayıp ormanı başlatan ağaca
Organize’ nin üzerinden geçerken paslanmış bulutlara kuracağım uykumu…
27,06,19