
gecenin kıyıcıları gelecek sevgilim
hazırlan
sana baktığım gözlerimi veriyorum
sana koştuğum bacaklarımı veriyorum
sana seslendiğim isminin meşhur seslerini veriyorum
sana sarıldığım kollarımı ve ucuna iliklenmiş ellerimi veriyorum; tut bir tarağı, ıslat
ormanın üstüne çöken sisi geriye yatır
şimdi biraz daha mı yakışıklı sanki ne
daha iyi seçiliyor yüzünde karanlık
nasıl başlasaydım söze ki masal olsaydı anlatılan
varlığın ve yokluğun içinde
illaki bir evvel zaman
başlayacak gecenin işleri
ölmüş kuşlar dallardan kalkıp mezarlarına konacak
bütün kâfir saatlerin defterlerinde aynı sevecen günah
bize sorsalardı ayıp demezdik
yazılıp çizilenlere
size ne; duvarların kendi tanrıları var derdik
gecikse de insan bazen hatırasına
bekler herkes gittiğinde bile beyaz badananın üzerinde sprey bir motif
oradaymışsın gibi
anlatır gecenin işlerini
sana bulutları dinleyen kulaklarımı veriyorum
yumuşak huylu kalemin harfleri yan yana dizerken çıkardığı sesi…